Prag gezimiz maalesef bizi korkutan bir aksilikle başladı daha doğrusu bir aksilik bizim gezimizi planladığımız gibi başlayamamamıza yol açtı. O dönem tam 7 yaşında olan oğlumuz anneannesinin yazlığındaki havuzdan kaptığı bakteri yüzünden seyahatimize 2 gün kala yani 9 Ağustos günü idrar yolu enfeksiyonu yüzünden maalesef hastanelik oldu. Oğlumun ateş ve ağrısı belirgin hale geldiği için her zaman gittiğimiz doktorumuz sağolsun doğru bir ilaç tedavisi ile süreci aşmamızı sağladı. Süreci aştık ama nasıl aştığımızı bir biz biliriz. Doktorumuz 3 gün boyunca uygulanacak bir antibiyotik tedavisi vermişti ve 3 günün sonunda oğlumuzun durumunda bir iyileşme olmaması durumunda kendisine geri gelmemizi tembihleyerek, bizi evimize geri göndermişti. Doktorumuz seyahatimizden haberdardı ve durumu gözlemleyip gerekirse kendisine telefon ile danışabileceğimizi bilerekten yanından ayrıldık.
Ertesi gün yani 10 Ağustos akşamına kadar bekledik ancak oğlumuzun ateşi düşmeyince tatili ertelemek mi yoksa iptal etmek mi noktasına kadar gelmiştik. Bundan sonrası, aslında uçuşlarla alakalı önemli bir bilgiyi de içeriyor zira şansımızın yolunda gitmesi ile de planladığımız bu tatili gerçekleştirebiliyor olmak bu sayede olmuştu. Şöyle ki tatilimizden yaklaşık 2 ay kadar önce Prag-İstanbul dönüş biletimizde Pegasus havayolları uçuş saati değişikliği yapmış ve bunu da bizleri telefon ile arayarak bildirmişti. Bildirim esnasında istersek biletimizi farklı gün ve saate 1 defaya mahsus olmak üzere ücretsiz değiştirme hakkımız olduğunu bilgisini de paylaşmıştı. Uçağın Türkiye’ye dönüşü akşam saatlerine alındığından aslında bu durum bizim işimize gelmişti ve herhangibir başka değişiklik talebimiz olmadan dönüş biletimiz yeni kalkış saatine göre revize edilmişti. Aradan 2 ay geçti ve yolculuğumuza 1-2 gün kala bu sefer gidiş biletimizde değişiklik yapmak istersek uygulanacak olan fiyat farkının ne kadar olacağını veya daha önemlisi uçuşlarda müsaitlik var mıyı öğrenebilmek adına müşteri temsilcisini ilk aradığımda, eğer ki uçuşumuzu 1 sonraki güne ve aynı saate almak istersek sanki yeni bir bilet alıyormuşcasına yüklü bir fiyat ödememiz gerektiği bildirildi bize. Bu bilgiler ışığında durum değerlendirmesi yapmak ve karar verebilemek için görüşmeyi sonlandırıp, bu sefer iptal koşullarını öğrenebilmek için ise tekrar aradığımda görüşmeyi gerçekleştirdiğim başka bir görevli geçmiş kayıtlarımızı taradı ve dönüş biletimizdeki değişikliği farkedip bize bu seyahatin en mutlu haberlerinden biri verdi: her ne kadar Pegasus’un uçuş saat değişikliği dönüş biletimiz için yapılmış olsa da 1 defaya mahsus gidiş biletimizde de fark ücret almadan değişiklik yapabileceğimizi bize bildirdi. Bu haber bizi öyle mutlu ettiki bir sonraki gün oğlumuzun ateşinin düşmesi ile uçuşumuzu bir gün gecikmeli olarak gerçekleştirmek konusunda bizi cesaretlendirdi ve öyle de yaptık. Sonradan araştırdığımda bunun her havayolu şirketinin uyguladığı bir protokol olmadığını da öğrenmiştim. Böylece 11 Ağustos olarak planladığımız uçuşumuzu bir gün gecikmeli olarak 12 Ağustos tarihinde gerçekleştirdik. Prag’da geçireceğimiz toplam süre 1 gün kısalmıştı ama olsun sonunda tatil başlıyordu.
12 Ağustos günü öğlen vakitlerinde havalimanına gelmiş, güvenlik noktalarından geçmiş ve kısa bir süre uçağa gidiş kapısında bekledikten sonra bizi uçağa almaya başlamışlardı. Uçuşumuz yaklaşık 2 saat 40 dakika sürecekti.

Prag’ a indiğimizde öğleden sonra 15:30 civarı idi. Şimdi 2 büyük valiz ve onu destekleyen çantalar ile Airbnb’den tuttuğumuz evimize gitmek için yola koyulacaktık.
Öncelikle şunu belirtmeliyim Prag’da diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi metro ve tramvay ağı oldukça yaygın. Şehir içerisindeki bütün ulaşımlarınızı Uber veya taksi ihtiyacı duymadan yaygın toplu ulaşım ağı ile rahatlıkla sağlayabilrsiniz. Ancak maalesef havalimanı ulaşımları için otobüs kullanmak zorundasınız zira metro veya tramvay ağları buraya kadar uzanmamaktadır.
Havalimanı’ndan ulaşım: Havalimanı’ndan otobüs ile ulaşım için iki farklı güzergah var. ilki bizim de kullandığımız ve aşağıda tariflediğim “Short Term Ticket” (Kısa Dönem Bileti)’nin geçerli olduğu Metro-A’daki “Nadrazi Veleslavin” istasyonuna ulaşabileceğiniz güzergah, ikincisi ise nispeten daha hızlı ancak daha pahalı olan ekspres otobüsü kullanıp toplu ulaşımın merkezi olan “Main Railway Station” (Ana Tren Garı)’ giden. Bizim de tercih ettiğimiz ilk seçenek için 119 numaralı otobüse binmeniz gerekiyor. Havalimanı ulaşımları ile ilgili diğer bilgilere aşağıdaki linkten erişebilirsiniz:
http://www.myczechrepublic.com/prague/prague-airport-bus.html
Toplu taşıma için biletleme ise şu şekilde bizim gibi kısa süreli yani 2-5 günlük bir seyahat programınız var ise size “Short Term Ticket” (kısa dönem bileti) almanızı öneririm. Bunun fiyatlaması ise şu şekildedir:
- 30 dakikalık : 24 CZK
- 90 dakikalık : 32 CZK
- 24 saatlik : 110 CZK
- 72 Saatlik : 310 CZK
6 yaş altı çocuklar ve 70 yaşının üzerindeki yaşlılar için ise bilet almanıza gerek yok. Ulaşım onlar için ücretsiz ancak 6-15 yaş arası çocuklar ve 60-70 yaş arası yaşlılar için indirimli bilet almak zorundasınız. Indirim oranı %50 ve biz de oğlumuz için bu indirimli biletlerden aldık.
Bizim seyahat ettiğimiz dönemde 100 CZK (çek korunası) = 4.4 Usd = yaklaşık 25 TL kadardı. Euro’nuzu CZK’ya çevirtmek ile ilgili size belirtmek istediğim iki önemli konu var:
- Havalimanındaki otobüs bileti ücreti ve sonrasında şehir merkezine inip paranızı bozdurabileceğiniz yere ulaşmanıza yetecek kadar az bir miktar euro’nuzu, havalimanında bozdurmanızı tavsiye ederim. Zira havalimanındaki oranlar ile şehir merkezindeki oranlar arasında fark var.
- Kesinlikle ve kesinlikle paranızı merkezi olmayan döviz bürolarında bozdurmaya kalkmayın. Maalesef yazının ilerleyen safhalarında da göreceksiniz ki Prag’ın öyle hayal ettiğimiz veya gözümüzde büyüttüğümüz gibi turist dostu bir şehir sayılamayacağını biz yaşayarak öğrendik. Bizim başımıza gelen olayı kısaca size burada aktarmak istiyorum ki siz de buna benzer bir olay yaşamayın: otelimize yerleşmiş ve şehir merkezine doğru gitmeye çalışıyorduk. Daha neyin ne tarafta olduğunu öğrenmeye çalıştığımız bir anda karşımıza çıkan bir döviz bürosunda nispeten yüksek bir oran görünce paramızı bozdurmak istedik. Camekanlı aynadan oranlara baktım ve 50 euro uzattım. Görevli 5-10 saniye hesaplamalarını yaptı ve sonrasında bana imzalamam için bir kağıt uzattı ancak kağıdı uzatırken üst taraflarında yazan yazıları da çok da belli etmeden sanki doğal olarak yapıyormuşcasına eliyle kapatıyordu. Ben de imzalamam için bana uzatılan kağıdı alışkanlık gereği okumak istediğimi belirttip, kendime doğru çektim ve oranlara baktım ve camekanda yazandan çok daha düşük bir oran ile karşılaştım. Sonrasında anlamsız bir tartışma süreci ve adamın oldukça agresif tavırları bizi çok endişelendirdi. Kendisine bozması için verdiğimiz euro’yu geri iade etmemek için elinden geleni yaptı ve sonunda (kısa kesiyorum) bizim istediğimize yakın bir orandan parayı Çek kronusu olarak bize verdi. Yanımızda 7 yaşındaki oğlumuz ve eşim ile açıkcası Prag’a iyi bir başlangıç olmamıştı bu olay ama Prag’da karşılaştığımız son olumsuz olay da olmayacaktı.
Seyahatimize kaldığımız yerden devam edecek olursak, biz yukarıda da belirttiğim gibi toplu ulaşım için “kısa dönem bileti” aldık. Evimiz 11 no’lu tramvay’ın geçtiği “Horky” istasyonunda bulunmaktaydı. Buraya ulaşabilmek için önce 119 numaralı otobüse binip Metro-A’da yer alan “Nadrazi Veleslavin” istasyonuna gittik ve oradan da Metro-A ile “Muzeum” istasyonuna oradan da Tram-11 ile Horky istasyonuna. Tüm yolculuk 1 saatin altında tamamlandı. Valizlerimiz biraz ağır olduğu için zorlandık ama şikayet de etmedik.
Kısa Dönem Biletinizin de geçerli olduğu yaygın metro ağının bilgilerine aşağıdaki siteden ulaşabilirsiniz.
https://czech-transport.com/images/Praha_tramvaje_metro_denni_schema_19.04.19.png

Prag’a varalı henüz birkaç saat olmuşken “Horky” durağına varınca karşılaştığımız ikinci olumsuzluk ise pizza yapan bir büfeye kalacağımız yerin adres bilgilerini sorunca karşılaştık. Adam bize pek de kibar olmayan bir şekilde pizza alırsak adresin neresi olduğunu almayacak ise boşuna kendisini meşgul etmememiz gerektiğini ifade edince, Çekya ve Prag hakkında o ana kadar yaşadığımız hayal kırıklığımızın gezip göreceğimiz yerlerin büyüsüne kapılınca gideceği umudu ile kendi başımızın çaresine bakmaya karar verdik. Çok da uzatmayayım birşekilde kalacağımız evi bulduk, yerleştik ve yarım saat içerisinde bu kez şehri keşfetmek amacıyla kendimizi tekrar Tramvay istasyonunda bulduk.
Seyahatimize başlamadan önce Prag’da gezilecek yerlerin listesini çıkartmıştım. Birçok gezi sitesinde Prag’da gezilecek yerler hakkında bilgi alabilirsiniz ancak biz, bir gün de kısalan programımızı da göz önüne alarak ilk etapta aşağıdaki yerleri gezmeye karar vermiştik.
- Charles Köprüsü (aşağıdaki haritada 1 numara)
- Astronomik Saat
- Old Town Square (Eski Şehir Meydanı)
- Jewish Quarter
- Prag Kalesi
Bütün bu yerleri gezerken genelde bir metro veya tram ile yakınlardaki durağına kadar gidip, sonrasında orta uzunluktaki yürüyüşlerle varmak istediğimiz yerlere vardık. Kalacağınız yer eğerki bizimki gibi şehir merkezine yürüme mesafesinde değilse, şehir merkezine ulaşıyor olduktan sonra yürüyerek etrafı keşfetmek ve turistler ile yerel halkın arasına karışarak güzel manzaranın ve güneşin tadını çıkarıyor olmayı kesinlikle tavsiye ederim.
Bu aşamada size bir başka öneride bulunmak istiyorum şöyle ki cep telefonunuza offline’da da çalışabilen bir harita indirmeniz ve bu harita üzerinde gitmeyi planladığınız yerleri tatiliniz öncesinde işaretlemenizdir. Seyahatiniz esnasında ise kablosuz bağlantınız olan bir yerde (örneğin evden çıkmadan önce veya yemek yediğiniz bir lokantada) haritanızı açıp daha önceden işaretlediğiniz bu bilgilere ulaşıp, daha sonra internet ihtiyacınız olmadan sadece GPS verisini kullanarak haritanızı ‘offline’ modda gideceğiniz yerlere kolayca ulaşmak için kullanmanız olacaktır. Ben şahsen bu seyahatte Google’ın offline map’ini kullandım ve oldukça da işimize yaradı. Kesinlikle tavsiye ederim. Aşağıda kendi haritamda favori olarak işaretleyip ziyaret etmeyi planladığım yerlerin görselini bulabilirsiniz. Hemen altında da buralar hakkındaki tuttuğumuz kısa kısa notları sizlerle paylaşıyorum.

1.Church of St. Salvator ve Charles Bridge: Prag’a vardığımız gün uçaktan inip, evimize yerleştikten sonra direkt olarak gittiğimiz yerdi St. Salvator Klisesi ve tabii ki Charles Bridge (Charles Köprüsü). Vardığımızda havanın kararmasına maksimum 1 saat kadar vardı.
St. Salvator klisesi hemen Charles Köprüsü’nün ayağında bulunmaktadır. Eski Şehir Meydanındaki en büyük yapılardan biridir. 1500lü yılların sonlarında inşa edilmiş tarihi bir klise. Açıkcası bizim için dışarıdan görmek yetmişti bu kliseyi zira hemen biraz ilerimizde turistlerin akın akın gittiği tarihi Charles Köprüsü bulunuyordu.
Charles Köprüsü, Vlatava nehrinin ayırdığı Prag şehrinin iki yakasını birleştiren köprülerin en bilineni ve de en eskisidir. Yapımına 1300’lü yıllarda başlanmış olmasına rağmen bitişi 1500’lü yılların başında tamamlanmış bir köprü. Charles ismini ise 1870 yılında daha sonradan almıştır. Charles Köprüsünün bir diğer özelliği de eski Prag ile yeni Prag bölgelerini birleştiriyor olmasıdır. Yani köprünün bir ayağında Eski Şehir Meydanı diğer ayağında ise muazzam ve ihtişamlı görüntüsü ile Prag Kalesi bulunmaktadır.
Charles Köprüsünün toplam uzunluğu 516 metre genişliği ise 10 metredir. Eski Şehir Merkezi tarafındaki girişte yani St. Salvator kilisesinin bulunduğu taraftaki girişte 2 kule, Kalenin bulunduğu tarafta ise tek kule bulunmaktadır.

önünden bir görüntü

zamanda gittiğimizde adım atmakta bile zorlanacağınız ancak
sizi çok da boğmayan güzel bir kalabalık var

2. Old Town Square (Eski Şehir Meydanı) ve Astronomical Clock (Astronomik Saat):Evet Prag tarihinin kalbinin attığı, turistlerin yoğunlukta olduğu Eski Şehir Meydanı burası. Charles Köprüsünden sonra hem birşeyler yemek hem de gezmek için o günkü son uğrak noktamız oldu burası. Buradan Parizka caddesine, Wenceslas Meydanına ve hatta Jewish Quarter (Yahudi Mahallesi)’a yürüyerek ulaşabilirsiniz. Daha önce de belirttiğim gibi Prag Kale’sine çıkış hariç ziyaret edilesi bir çok yere Eski Şehir Meydanı’ndan yürüyerek ulaşmanız mümkün bu tarihi şehirde. Aşağıdaki resimde arka planda gördüğünüz ise meydanda yer alan “Church of Lady”.

Eski Şehir Meydanında bulunan bir diğer görülmesi gereken yer ise tabii ki “Old Town Hall” (Belediye Binası)’da bulunan ünlü Astronomical Clock (Astronomik Saat). Dünyanın çalışan en eski astronomik saati olur kendileri. Yapım yılı 1410. Astronomik saat olmasının benim de detayına girmediğim birçok özelliği var. Güneşin ve ayın konumlarını göstermeleri yanısıra burada daha çok ilgi çeken saat üzerinde ve her saat başında ortaya çıkan figürlerdir. Bu figürler, Kibri (kendisine aynada bakan figür), Hırsı (bir torba altın taşıyan figür), Ölümü (iskelet) ve Şehveti yani dünyevi zevkleri simgelemektedirler. Her saat başı iskelet yani ölüm çanı çalmakta diğer bütün figürler başlarını sağa sola çevirerek daha hazır olmadıklarını belirtmektedirler. Ayrıca 12 havari heykeli de saatte bir kere kendilerini sırasıyla saatin üst tarafında sağda ve solda göstermektedirler.

3.Prag Kalesi: Prag’daki ikinci günümüzde erkenden kalkıp önceden de planladığımız gibi Prag Kale’sine doğru yola çıktık. Tram No 22 ile “Pražský hrad” durağına kadar geldik ve gezintimize başladık.
Prag Kalesini, Vlatava nehrinin kıyısında yer alan tepelerin üzerinde kurulmuş olan tek bir kale olarak değil de birçok binadan ve tarihi yapılardan oluşan bir bölge olarak düşünmek lazım. Burası 880 yıllarında inşaasını tamamlamış ve dünyanın en geniş alana yayılmış kalesi olarak kabul ediliyor. Günümüzde Çekya’nı Başkanı da ülkeyi buradan yönetmektedir.



Prag Kalesinden çıktıktan sonra yürüyerek ulaştığımız yer Eski Şehir Meydanına çok yakın bir mesafede yer alan Havelske Pazarı oldu. Burası yerel lezzetleri tadabileceğiniz, sevdiklerinize hediyelik eşyalar alabileceğiniz güzel bir Pazar. Biz burada “Trdelnik” denilen buranın meşhur şekerli hamur tatlılarından yedik.

Prag için ayırdığımız son günümüzdü bugün ve kalan zamanımızı da Prag caddelerinde kaybolarak geçirmeye karar vermiştik. Parizka Caddesi’den Jewish (Yahudi) Mahallesine oradan da Wenceslas meydanına büyükçe bir tur attık. Yukarıda yer alan offline haritamızdaki restoranları denemek istedik ancak çok da fırsatımız olmadığından gözümüze kestirdiğimiz yerlerde yemek molalarımızı verdik ve böylece Prag Seyahatimizi evimize çekilerek sonlandırdık

Ertesi sabah ise erkenden Havalimanı’na gidip aracımızı almayı ve sırası ile şifalı suları ile ünlü Karlovy Vary ile 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerce toplama kampı haline getirilmiş olan Terezin’i gezip Munih’e kadar toplamda yaklaşık 500km yol katetmeyi planlıyorduk
Prag – Terezin – Karlovy Vary – Lindau – Zeplin Müzesi – Zurih ve Luzern’ni kısaca anlattığımız video’muz da aşağıdadır: