Zurih’e varışımız biraz maceralı olmuştu. Constance gölünden Zurih’e gideceğimiz mesafe yaklaşık 125km kadardı ve toplamda da 1,5 saat kadar sürmesini bekliyorduk. Planımız akşam saatlerinde Zurih’e varıp, otele bavullarımız attığımız gibi otelden yürüme mesafesinde bulunan trene binerek şehir merkezine ulaşmak ve burada hem birşeyler yemek hem de ufak da olsa bir şehir turu yapmaktı. Ne de olsa İsviçre’de toplamda 3 gece ve 2 gündüz konaklamayı planlıyorduk ve Zurih’te geçireceğimiz ilk ve tek gece, vardığımız bu gece olacaktı. Çünkü sonrasında da 1 tam günü “Jungfraujoch”a kalan diğer 1 tam günü ise Interlaken’e ayırmıştık ve Zurih’te geçirecek başkaca bir vaktimiz bulunmuyordu. Kalan 2 gecede de gündüz gezeceğimiz bölgelere daha yakın olan Bern’de konaklamayı planlıyorduk.

Ancak planlamamızda İsviçre sınır polisinin tespitlerinden dolayı bazı sarkmalar oldu şöyle ki kısaca özet vermek gerekirse sınır polisi bizi sınır geçişi esnasında (doğu avrupa plakalı bir araç kullanıyor olmamızdan kaynaklı olduğunu düşünüyoruz) durdurdu ve oğlumuzun koltuk yükselticisi bulunmadığını gerekçe göstererek bizi ülkeye almadı. Biz de hakkını yemeyelim aynı polislerin yönlendirmesi ile bizden istenilen koltuk yükselticisini Almanya’ya doğru 30-40 km kadar geri giderek bulduğumuz bir hipermarketten, kapanmasına çok az bir süre kala satın aldık ve yaklaşık 2 saat gecikme ile de olsa İsviçre’ye girdik. Bu konuyla ilgili biraz daha detay bilgi içeren anlatım için Avrupa’da Uçak ve Araç Kiralama bölümündeki kısa bilgi notlarımından okuyabilirsiniz.

Bu güçlükleri atlatıp sınırı geçtikten sonra direkt olarak otelimize vardık. Otelimiz havalimanına yakın öokasyonda bulunan Ibis Budget idi. Ertesi sabah erkenden otelden çıkış yapacağımız için sınırlı miktardaki eşyalarımızı odamıza çıkarttık ve saat 21:00’i gösteriyor olmasına rağmen şehir merkezine giden trene binebilmek için kendimizi sokağa attık.  Bu noktada İsviçre ile ilgili sanırım ilk söylemem gereken ülkenin gerçekten çok pahalı olduğudur. Zaten isviçre’nin Avrupa’nın en pahalı ülkesi olduğunu biliyordum ancak bunu yaşamak gerçekten ayrı bir zevkmişJ . Size hemen iki tane örnek vermek istiyorum. Konaklama yaptığımız otellerin gecelik otopark ücretleri 20$, mcdonalds çocuk menüsü de 18$ idi.

İsviçre’de geçirmeyi planladığımız önümüzdeki 3 gün için bu pahalılıkta biraz daha hesaplı hareket edebilmek için daha önceden İsviçre’nin bütününde geçerli Turistik gezi kartlarının özelliklerini çıkartmıştım. Biz “Jungfraujoch’a da çıkacağımız için aşağıdaki tabloda yeşil renk ile işaretli iki kartı satın almaya karar vermiştik. Yani “Swiss half fare card” ve bu kart ile birlikte yarı fiyatına aldığımız “Jungfraujoch kartı”. Bu kartlar sayesinde hem İsviçre genelinde toplu taşıma ulaşımlarından da yarı fiyatına faydalanabilecektik hem de “Jungfraujoch” çıkışımız biraz daha ekonomik hale gelecekti. Alacağımız kartlara karar vermemiz ile birlikte istanbul’dan uçağa binmenden 1 gece önce https://www.swiss-pass.ch/ sitesi üzerinden “Swiss Half Fare” kartımız satın alıp, biletlerimizi bastırmıştık ancak “Jungfraujoch” kartımızı dağa çıkış noktasından almaya karar vermiştik zira bazı sitelerde hava koşullarına göre çıkışların iptal olabileceğine yönelik bilgilendirmeler bulunuyordu. Yukarıda belirttiğim site üzerinden İsviçre’de geçerli diğer turistik kartlar hakkında daha detaylı bilgiler bulabilirsiniz. Eğer bizim gibi sizin yanınızda da 16 yaşından küçük çocuğunuz var ise “Swiss Half Fare” kartı alırken ücretsiz “Family kartı”nızı bastırmayı unutmamanıza dikkat etmenizi öneririm. Bu kart sayesinde çocuğunuz herhangi bir ücret ödemeden ulaşım imkanlarından yararlanabilecektir ancak bu kartı bastırmayı atlarsanız, daha sonra özellikle Alp tırmanışları esnasında pişman olabilirsiniz, çünkü birçok noktada görevliler muhakkak çocuk için de bu kartı istiyorlar.

Otelimiz Kloten havalimanı’na yakın bir yerdeydi ve daha önce de belirttiğim gibi şehir merkezine ulaşım için kullanacağımız tren, yürüme mesafesinde bulunuyordu. Burada hemen belirtmeliyim ki Zurih kendi içerisinde birçok bölgeye bölünmüş durumda ve ulaşıma başladığınız bölge ile geçişlerinizi sağlayacağınız ve en sonunda varacağınız destinasyonun bulunduğu bölgelere göre tren biletlerinde ücretlendirme uygulanıyor. Örnek olarak bizim trene bineceğimiz istasyon 121 numaralı bölgedeydi ve varış noktamız ise 121 numaralı bölgeye komşu olan 110 numaralı bölgede bulunuyordu. Tren istasyonlarında bulunan otomatik bilet makinalarından biletinizi almadan önce Zurih’in bölgeleri hakkında biraz bilgi sahibi olmanızı tavsiye ederim.

Bunun için

https://www.zuerich.com/en/visit/getting-around-in-zurich/public-transport-in-zuerich

sitesinde yer alan “Zurich city zone map”i inceleyebilir ve 

https://www.zvv.ch/zvv/en/timetable/network-maps.html

sitesine de göz atabilirsiniz.


ilk defa kullanacaksanız otomatik bilet makinaları da biraz karmaşık gelebilir zira tek bir ekranda fazla sayıda seyahat seçenekleri bulunuyor. Bu yüzden seyahatiniz öncesinde youtube’da konuyla ilgili bulunan birçok video dan birkac tanesini izlemek, işinizi kolaylaştıracaktır.

Zurih şehir merkezine vardığımızda saat 22:00’ye gelmek üzereydi ve hava kararmıştı ama azimliydik ve dolaşacaktık bu güzel şehri, tabii aklımızda yarın ve yarından sonra gezeceğimiz “Interlaken” bölgesi ve “Jungfraujoch” vardı. Zurih’de gezilebilecek yerler olarak belirlediğim birkaç yer vardı seyahat öncesinde. Bunları da aşağıdaki offline haritamızda önceden işaretlemiştim.

Zürih Google Maps Lokasyonu

Bunlar arasında:

  1. Eski Şehir meydanı (Oldtown),
  2. Muhlesteg köprüsü ve üzerinde turistlerin dilek tutup taktığı asma kilitler,
  3. Alışveriş yapabileceğiniz ancak oldukça pahalı olarak nitelendirilen Bahnhof caddesi,
  4. Zurih gölünün bir kolu üzerinde nispeten yüksekten şehir ve göl manzarasının keyfini sürebileceğiniz “Niederdorf” bölgesi,
  5. Fraumunster Kilisesi ve son olarak
  6. Grossmunster Kilisesi

sayılabilir.

Zurih, her ne kadar İsviçre’nin en büyük şehri ve ekonomik ve kültürel merkezi olarak bilinse bile bizim gibi kısa süreli bir ziyarette bulunacaksanız, yukarıda saydığım ve birbirlerine yürüme mesafesinde bulunan yerleri bir çırpıda gezerek bitirebilirsiniz. Gündüz vakitlerinde eğer zaman ayırabiliyorsanız göl üzerinde tekne turu da bir diğer değerlendirmek isteyebileceğiniz alternatif olabilir.

Fraumunster kilisesi, Eski Şehir Meydanı’nda yer alıyor bu kilise ve “Women’s” kilisesi olarak da biliniyor. Yapımı 9. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu kliseyi ünlü yapan içerisinde bulunan 5 adet lekeli pencerelermiş (stained glass) ancak maalesef biz ziyaret saatine denk gelmediğimiz için, bu pencereleri görebilme şansımız da olmadı.


Zurih gölünün şehir merkezine doğru girinti yaptığı Limmat boyunca her iki yakayı birleştiren birçok köprü bulunuyor. Arda arda sıralan ve ışıklandırılmış köprülerin manzarası biraz da oğlumla hoşça vakit geçirmemize olanak sağladı doğrusu.

Gece vakti saatler 00:00’i yi göstermeye başladığında artık son treni de kaçırmadan otelimize dönme vakti gelmişti. Kalan az bir zamanımızı da gençlerin merdivenlerinde oturup, gecenin bu vaktinde birşeyler içerek sohbet ettikleri mekanda bir poz vererek Zurih maceramızı sonlandırmıştık.

Prag – Terezin – Karlovy Vary – Lindau – Zeplin Müzesi  – Zurih ve Luzern’ni kısaca anlattığımız video’muzun linki

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir